“Biz, ölümden medet umanların korkusuyuz.” Feo’nun karanlık çağlarında, terk edilmiş topraklarda, küllerin içinde doğduk. Bir zamanlar ihanete uğramış, ezilmiş ve yok sayılmış savaşçıların son sığınağıydık. Ancak zamanla bu sığınak bir kaleye, bu kale bir inanca, bu inanç bir millete dönüştü. Veba Hanlığı, adını yalnızca acıdan değil; acının içindeki direnişten alır. Üyeleri, hayatlarında bir kez dahi dağılmış, Ama hiçbir zaman yıkılmamış , yeniden doğrulmuştur. Biz, o küllerden yeniden doğanlarız. Yenilsek de eğilmeyiz. Düşsek de unutmayız. Veba’nın ruhu, sırt sırta vermiş savaşçıların göğsünde çarpar. Dostluk, sadakat ve kana bulanmış bir kardeşlik üzerine inşa edilen bu hanlık, kendi sınavından geçmiş olanları kabul eder. Sırtını dönen değil, sırtını yaslayan bizdendir. Veba, bir isim değil; bir yemindir. Ne zafer bizi sarhoş eder, ne yenilgi bizi tüketir. Biz, her ikisinin ötesinde bir inancın taşıyıcılarıyız. Zaman gelir, düşman çok olur. Zaman olur, yalnız kalırız. |